MÜSLÜMANLARA İLAHİ VARLIKLAR GEÇİŞTİRMESİYLE SUNULAN TANRININ OĞULLARI İNANCI
Eyüp............1:6 Bir gün İLAHİ VARLIKLAR RABbin HUZURUNA ÇIKMAK için geldiklerinde, ŞEYTAN da ONLARLA GELDİ.
Job..............1:6 Now it fell upon a day, that the SONS OF GOD came to present themselves before the LORD, and SATAN came also among them. OĞULLARI ve ŞEYTANLA yaptığı toplantıları BAŞKA TANRILARLADA yaptığı İLAN edilen TANRI İNANCI
Zebur……82:1 TANRI YERİNİ ALDI TANRISAL KURULDA, Yargısını açıklıyor İLAHLARIN ORTASINDA:
Zebur……82:2 ‹‹Ne zamana dek haksız karar verecek, Kötüleri kayıracaksınız? --iSela
Zebur……82:3 Zayıfın, öksüzün davasını savunun, Mazlumun, yoksulun hakkını arayın.
Zebur……82:4 Zayıfı, düşkünü kurtarın, Onları kötülerin elinden özgür kılın.››
Zebur……82:5 Bilmiyor, anlamıyorlar, Karanlıkta dolaşıyorlar. Yeryüzünün temelleri sarsılıyor.
Zebur……82:6 ‹‹ ‹SİZ İLAHLARSINIZ› DİYORUM, ‹YÜCELER YÜCESİNİN OĞULLARISINIZ HEPİNİZ
Zebur……82:7 Yine de İNSANLAR GİBİ ÖLECEKSİNİZ, Sıradan bir önder gibi düşeceksiniz!›› MÜSLÜMANLARA "oğlum, kulum, şimdi oğlum oldun" MUHABBETİ çerçevesinde SERVİS edilen "İLK OĞLUM" tanımıyla YETİNİLMEYİP; "İLK DOĞANIM" ibaresiyle TANRININ OĞULLARI saplantılarını PEKİŞTİRMELERİ
Mısırdan Çıkış...4:22 Sonra firavuna de ki, ‹RAB şöyle diyor: İSRAİL BENİM İLK OĞLUMDUR.
Exodus............4:22 And thou shalt say unto Pharaoh: Thus saith the LORD: ISRAEL is MY SON, MY FIRST BORN
Yukarıdaki örnek YAKUP değilde, Yakupoğulları bazında / Ülke bazında değerlendirilirse, Alın size bireysel OĞUL ilanı. Yakupoğullarından sonra başarısızlıkla biten İKİNCİ soy OLUŞTURMA gayretlerinin ürünü. "BİZ soy olarak, Mısırlı anneden, MISIR'da türemiş olanlarızın" Mısır'a Yakup ile sokulan insanların sayısının 70'le sınırlandırılmış olması (kutsal sayı kabülünün ötesinde) Mısır'a girenlerin sayılabilir, denetlenebilir boyutta olduğunu vurgulamak için olmalı.
(İçlerinde Babamız dedikleri İbrahim'de dahil hiçbir İBRANİNİN ve diğer SAMİ kökenli birilerinin bulunmadığını söylüyorlar. Kendileri -70 kişi türeyenler- dışında olanların kitaplarının ve Tanrılarının kapsam alanı dışında kaldıklarının ilanı için olmalı)
Soylarına ilk berekt kaynağı olatak seçtikleri, Mısır'lı anneden Mısır doğumlu Yusuf oğlu Efrayim. Yakup'un 2. oğul olmasına rağmen, kutsadığı Yusuf oğlu Efrayim. Yakup'un da İsrail Tanrısı olarak "benim oğlum" dediği Efrayim
Yeremya.........31:9 ...... Düz bir yolda yürüteceğim onları. Çünkü BEN İSRAİLİN BABASIYIM, EFRAİM de İLK OĞLUMDUR
Jeremiah.........31:9 ...... wherein they shall not stumble: for I AM A FATHER TO ISRAEL, and EPHRAIM is MY FIRSTBORN
BAŞLARKEN:
Tanrı kelimesi, Tevhid inancından uzakta gelişme sağlayan, "ALLAH", dışında kendilerine bir takım hayali olgular oluşturanların, KUTSAL olarak benimsediklerine verdikleri genel bir addır. Bu benimsemeler, taş-sopa, dağ-tepe olabileceği gibi, şeytani varlıklar, insanlar ve cinlerden edinilmiş "kutsal ilanlılarda" olabilir. Meleklerin onların ibadetine izin vermiyeceği, böyle bir şeyin imkansız olduğu Kur'an'ı Kerim'de bizlere bildiriliyor.
Melek sandıklarının da kesinlikle CİNLER olduğu, bu tür "ilahi varlıklar sanılanların" kesinlikle CİN olduğu, Kur'an'ı Kerim'de, BİZLERİ UYARMAK İÇİN bildiriliyor.Yanlış hayallere kapılmamız ve bilinmezlerin arkasına takılmamız için İKAZ EDİLİYORUZ.
ALLAH BU DURUMU BİZE ŞU AYETLE BİLDİRİYOR.
34 - SEBE.......... 40.Allah'ın, onları hep birden toplayacağı, sonra da meleklere, “Bunlar mı size ibadet ediyorlardı?” diyeceği günü bir hatırla!
34 - SEBE.......... 41.(Melekler) derler ki: “Seni eksikliklerden uzak tutarız. Onlar değil, sen bizim dostumuzsun. Hayır, onlar CİNLERE İBADET EDİYORLARDI . Onların çoğu CİNLERE İNANIYORDU.”
Bu nedenle yazı boyunca, Tanrı kelimesi onların anlayışını belirtmek için kullanılıyor. Pagan ve putpers dinlerde de, Tanrı kelimesi kullanılıyor. Asla ve asla Tanrı hitabının "ALEMLERİN RABBİ OLAN ALLAH'la" bir ilgisi yoktur. "ALLAH", sadece kendisine özel olan isimlerle anılır.
ALLAH BU DURUMU BİZE ŞU AYETLE BİLDİRİYOR.
19 - MERYEM.....65. (O), göklerin, yerin ve bunlar arasında bulunan şeylerin Rabbidir. O'na kulluk et ve O'na kullukta sabret. Hiç O'nun ADIYLA ANILAN birini biliyor musun?
Aynı durum Peygamberler ve Cebrail içinde geçerlidir. Onların ismini verdikleri, peygamberi olarak ilan ettikler isimler, tamamen kendi oluşturdukları hatta kendilerine yakıştırdıkları, inanç sistemlerine uygun buldukları hayali karekterler. Bu uygulama ile kitaplarında bu isimlerin geçiyor olması nedeniyle de isimlerinin önüne, "Hz." gibi unvanlar koyulmamıştır.
Konu bizim inancımızda olan, bizlerin bildiği Peygamberlerden bahsetmeye geldiğinde, Önlerine Hz. unvanı koyulmuştur. Hz. Muhammed, HZ. İsa, Hz.Musa, Hz. Meryem..gibi..
Onlar peygamber dediklerinin, karılarını satmış olmasını, kardeşleri ile evlenmesini, kızlarının babalarından çocuk edinmesini, hille yapmasını, put imal etmesini, Putlara tapmasını, peygambere torunun tecavüz etmesini, yalan söylemesini kabullenmişler ve bunları da kitaplarında hiç sakınca görmeden yayınlıyorlar.
Karısını satan, puta tapan peygamber dediklerinin içinde bulunduğu sözleri yazarken ve o ifadeleri yorumlarken, nasıl olurda; onun isminin önüne Hz.gibi unvanlar koyabilirim. Nasıl olurda o çirkin eylemleri Peygamberlerime yapıştırabilirim? Onların kitabındaki, İSA'nın "ben Tanrıyım/Rab'bım/Oğulum" dediği, ifadesinin önüne Hz.unvanını koyarak nasıl olurda onu, Hz.İsa ile özdeşleştirebilirim?
Onların Kutsal Ruh dedikleriyle Cebrail'in hiç alakası yoktur. Büyük ihtimalle kendilerine bağlı olan bir varlıktan bahsediyorlar. Hiç birşeyden haberi olmayan bir Kutdsal Ruh. (Ör: Papalık seçiminde herkeze başka isim verilmesi) Kutsamayla, ilahi kutsallık arasındaki farkı kavrayamayan, kutsal metin yazarları, ancak babasız doğum olsa olsa böyle olur demiş, yakıştırma damgalarını hemen vurmuşlar. Anlayamadıkları, kavrayamadıkları ilahi değerleri, algılayamadıkları "ALEMLERİN RABBİ OLAN ALLAH" İMANINI anlatamayacaklarını bildikleri için, bildikleri yoldan gitmişlerdir. Din öğretilerinin, o dönemde okudukları Eski Ahit kitaplarından aldıkları için, elbetteki açılımları da ona göre yapacaklardı.
(Eski Ahit'e bağlı olduklarını kendileri söylüyor. Hatta "İsa kitap getirmedi Eski Ahit'le tebliğlerini yaptı" diyorlar. Gerçi; "hayır okumadı" deseler bu gün aynı kapak altında tuttukları, "her harfi Tanrıdan olan kutsallarımız" dedikleri "İsrail Tanrısı Musa'ya verdi" dedikleri Eski Ahit kitaplarını inkar etmeleri gerekir. Gerçi kitaplarını alıp Yahve'yi devre dışı bıraktılar ama olsun. Onlarda Deccaliyet maharetleri -- yaldızlama, örtme -- üstadlık seviyesinde. Muhakkak İPLER çekilmeden UNLAR serilmiş hazır bekliyordur.)
Eski Ahit kitaplarının verdiği örneklerle, İSRAİL TANRISININ öğretileriyle, TANRI OĞULLARINA ALIŞIK olan beyinleri, İNANÇLARI, kalpleri, GÖĞÜSLERİNDE BESLEDİKLERİ, en kolay anlatımın TANRININ OĞLU DİYE GEÇİŞTİRMEKLE mümkün olacağını düşünerek, TANRININ OĞLU cevabıyla ANLATIMI bitirivermişlerdir.
Kutsal metin yazarları, TANRININ OĞULLARININ KABUL EDİLDİĞİ bir dine mensup oldukları yukarıdaki satırda bildirildi. Evet Eski Ahitin sahipleri biziz diyen YAHUDİLER'de, KUTSAL METİN YAZARLARI da İSA'ları da TANRININ OĞULLARI olmasını kabul etmiş bir kitaba ve o kitabın etrafında oluşturulmuş YAHUDİLİK dinine mensuptular.
Çok Tanrı inançlarını gösterebilmek için, İNGİLİZCE AHİT kitaplarına bakmak yeterli. Müslüman ülkelerde üzerini örttükleri, yaldızladıkları, bu çok Tanrılı inancı ifade eden deyimler, kendi ülkelerinde yani ÇOK TANRI İNANÇLARININ hüküm sürdüğü yerlerde, Deccaliyet örneği göstererek değiştirdikleri / parlattıkları deyimleri olduğu gibi kullanmışlar. TANRININ OĞULLARI tanımını Türkiye'de basılan, dağıtılan ESKİ AHİT kitaplarında, Melekleri çağrıştıran "İLAHİ VARLIKLAR" (DIVINE ASSETS) tanımlamasıyla değiştirmişler. Tek Tanrılı din taklidi yapmak kolay değil. Bu örnekler her konuda her ifadede oldukca çok olmalı.
İngilizce BASKILI Eski Ahit kitabında TANRININ OĞULLARI
Genesis/Yaratılış..6:2 that the SONS OF GOD saw the daughters of men that they were fair; and they took them wives, whomsoever they chose
Yaratılış/Genesis..6:2 TANRININ OĞULLARI, insan kızlarının güzelliğini görünce beğendikleriyle evlendiler.....
Türkçe yazılmış Eski Ahit kitabında İLAHİ VARLIKLAR
Yaratılış...............6:2 İLAHİ VARLIKLAR, insan kızlarının güzelliğini görünce beğendikleriyle evlendiler.
İngilizce BASKILI Eski Ahit kitabında TANRININ OĞULLARI
Genesis/Yaratılış...6:4 The NEPHILIM were in the earth in those days, and also after that, when the SONS OF GOD came in unto the daughters of men, and they bore children to them; the same were the mighty men that were of old, the men of renown.
Yaratılış/Genesis...6:4 TANRININ OĞULLARI insan kızlarıyla evlenip çocuk sahibi oldukları günlerde ve daha sonra yeryüzünde NEFİLLER vardı. Bunlar eski çağ kahramanları..
Türkçe BASKILI Eski Ahit kitabında İLAHİ VARLIKLAR
Yaratılış................6:4 İLAHİ VARLIKLARIN insan kızlarıyla evlenip çocuk sahibi oldukları günlerde ve daha sonra yeryüzünde NEFİLLER vardı.......
İngilizce BASKILI Eski Ahit kitabında TANRININ OĞULLARI
Job / Eyüp...........1:6 Now it fell upon a day, that the SONS OF GOD came to present themselves before the LORD, and SATAN came also among them.
Eyüp / Job...........1:6 Bir gün TANRININ OĞULLARI RABbin HUZURUNA ÇIKMAK için geldiklerinde, ŞEYTAN da ONLARLA GELDİ.
Türkçe BASKILI Eski Ahit kitabında İLAHİ VARLIKLAR
Eyüp...................1:6 Bir gün İLAHİ VARLIKLAR RABbin HUZURUNA ÇIKMAK için geldiklerinde, ŞEYTAN da ONLARLA GELDİ.
Tanrı olarak edindiklerinin OĞULLARI olduğu gibi, hep birlikte ŞEYTANLA toplantılar yapıyorlar. Mutlaka Toplantı sonrası kokteyler düzenleyip eğlencelerde yapıyorlardır.
Mezburlar/Zebur...2:4 GÖKLERDE OTURAN RAB GÜLÜYOR, Onlarla EĞLENİYOR.
Bu tanılamaları yapan ifadeler çerçevesi içinde; Tanrı olarak işaret ettikleri ne olabilir? Eğlenen Tanrı, elbette OĞULLARINDAN birine bile ilgi gösterilmesini kıskanır.
Tanrı olarak edindiklerinin bu toplantıları sadece OĞULLARI ve ŞEYTANLA yapmakla yetinmeyip BAŞKA TANRILARLADA TOPLANTILAR yaptığı, yine "her harfi Tanrıdan" dedikleri kitaplarında TANRI anlatımıyla yer alıyor.
Zebur……82:1 TANRI YERİNİ ALDI TANRISAL KURULDA, Yargısını açıklıyor İLAHLARIN ORTASINDA:
Zebur……82:2 ‹‹Ne zamana dek haksız karar verecek, Kötüleri kayıracaksınız? --iSela
Zebur……82:3 Zayıfın, öksüzün davasını savunun, Mazlumun, yoksulun hakkını arayın.
Zebur……82:4 Zayıfı, düşkünü kurtarın, Onları kötülerin elinden özgür kılın.››
Zebur……82:5 Bilmiyor, anlamıyorlar, Karanlıkta dolaşıyorlar. Yeryüzünün temelleri sarsılıyor.
Zebur……82:6 ‹‹ ‹SİZ İLAHLARSINIZ› DİYORUM, ‹YÜCELER YÜCESİNİN OĞULLARISINIZ HEPİNİZ
Zebur……82:7 Yine de İNSANLAR GİBİ ÖLECEKSİNİZ, Sıradan bir önder gibi düşeceksiniz!›› Cinlerle irtibatta olan İnsanları Tanrısallaştırdıklarına göre, CİN'leride Tanrısallaştırmış olmaları işin ilk etabı değil miydi?. Zaten Taptıklarıda onların arasından seçip İttifak kurdukları değil mi? Çok Tanrı inancıda, GÖKSEL EGEMENLİK savaşlarıda, "Yeryüzünde olan olayların hepsi Göklerde de oluyor" demeleride, CİNLERİN bir kısmını iyi-kötü Melek, bir kısmını aziz-evliya, bir kısmını ulular, bir kısmını iyi-kötü Ruhlar, bir kısmınıda TANRI ilan etmelerinden kaynaklanmıyor mu?
Açık açık her fırsatta ÇOK TANRIYICIYIZ" ilanları yapanların hangi AMENTULARINDA aynılık olabilir? Bizlerin TANRI anlayışı aşağıdaki "TABLODA olduğu gibidir" diyenlerin, Tanrı tariflerini aşağıdaki TABLOYA benzer yapanların, (tablolardaki canlandırmalarda kitaplarından kaynaklanan esinlenmeler sonucu olmalı) İLAHİ DİN olma olasılığı var mı da AMENTULARIMIZ BİRDİR çağrıları yapılabiliyor.
DİNLERİN DİYALOĞUNA MÜSLÜMANLARI çağıranların HİÇ Mİ? "ALLAH" korkusu yoktur. "AMENTÜLARIMIZ birdir" TELLALLİĞİNE soyunmuş olanlar hiç mi "ALLAH" korkusu duymazlar.
"Acaba" diyor insan; "Tevhid imanı yöneldikleri "ALLAH'ı", onların elleriyle yazdıkları (kitaplarındaki) ifadelerle nitelendirmeleri / mizansenlerinin içindeymiş gibi göstermeleri, onların Tanrı inancıyla Tevhid imanını eşitlemek istemeleri, yüreklerinin kabuk bağlamasından mı ileri geliyor?
Müslümanlık "İslam Arap HALKLARINDAN KAYNAKLANAN bir dindir." diyenlerle DİNLERİN DİYALOĞUNA davette bulunmaları, Müslümanları ateşe itmek olduğu ortada değil mi?
Müslümanları tehlikeye karşı uyarmayıpta, gidilen yolu, kurulan ittifakları "İSEVİ-MÜSLÜMANLIK, ONLARDA ÇEVEŞEN OKUYOR, HÖŞGÖRÜ İKLİMİ, MEDENİYETLERİN BULUŞMASI, HEPİMİZ İBRAHİMİ DİNLERİZ" yaldızlarıyla ateş yolunu gizlemek ancak DECCALİYET tanımı ile açıklanmaz mı? Yahudilik içinde köklü bir yer edinmiş olan TANRININ OĞULLARI inancı, Yahudi olan kutsal metin yazarı Luka tarafından da Hıristiyanlığa taşınmış.Luka; TANRI OĞLU kavramını, ADEM seceresi ile daha Yeni Ahit'te İSA anlatımına başlamadan aktarmış. Böylece, HIRİSTİYANLIĞIN ÇOK TANRILI DİN olmasının ilk adımını atarak, çok tanrılı dinin oluşmasına temel teşkil etmiş. "Kökümüz Yahudilikten dolayı ÇOK TANRIYA alışık olduğuna göre, İSA'yla gelende mutlaka öyle olmalıdır" diye kitaplarını yazmış. (Luka İsa'yı araştırmaları sonucu kaleme aldığını kendisi söylüyor. "Titiz bir arastırmacıyım" diyor. "İSA dedi ki" demiyor.)
Adem'i de Tanrının oğlu / SON OF GOD olarak kabul edenler için İSA tanrının oğludur / SON OF GOD demek çok kolay olmuş olmalı. İnançlarında var olan SONS OF GOD / Tanrının oğulları inanışları İSA ile TAPINMALARINA resmen girmiş.
Luka 3:38 Enoş oğlu, Şit oğlu, Âdem oğlu, TANRI OĞLUYDU.
English Standard Version (©2001)
Luke...3:38 the son of Enos, the son of Seth, the son of Adam, the SON OF GOD.
New American Standard Bible (©1995)
Luke...3:38 the son of Enosh, the son of Seth, the son of Adam, the SON OF GOD.
International Standard Version (©2008)
Luke...3:38 the son of Enos, the son of Seth, the son of Adam, the SON OF GOD.
İsa'ya Tanrı oğlu diyenler, ona sonradan Davut kutsal soyundan baba uydurma, secereler icad etme yoluna giderek İSA'larının BABASIZ DOĞAN Hz. İSA olmadığını her fırsatta ilan ediyorlar. Bu tür duyurularla Hz. İsa ile ilişkilerinin olmadığını, zaten kendilerinin TEVHİD inancı taşımak gibi, tek ilahlı bir din olmak gibi niyetleri olmadığını defalarca ortaya koymuş oluyorlar.
Pavlus ve ekibinin asıl amacının, tek ilahlı dine çağrılarda bulunan Hz. İsa'nın tebliğlerini bozmak, davetleriyle Tevhid inancına açtığı yolu kapamak, atalarının örtmüş olduğu vahiylerin üzerinin tekrar açılmasını engellemek olduğu anlaşılmıyor mu?
Müslüman mahallesinde Salyangoz satmayı bir kez kafaya koymuşlar. Ama ekmek içi protein deposu ama ekmek arası bol ketçaplı. Şifa niyetine ama şurup halinde ama draje halinde. ama Dinlerin diyaloğuyla ama Amentü birlik çağrılarıyla, ama İsevi müslümanlık ilanlarıyla ama program önü-arası-arkası geçirilen jeneriklerde. Daha da kötüsü, Yahudiler seçilmişliklerini büyük ihtimalle TANRININ OĞULLARI olmalarına bağlıyorlar. Neden derseniz? İngilizce metinlerde bu tür oğulluktan bahsedilmesinin yanısıra, kitaplarındaki tanımlamalardan da, Dünya üzerinde yapmaya çalıştıklarından da o sonuç çıkıyor.
Aşağıdaki örnekte olduğu gibi, "Hadi" diyorsunuz Onların dininde Oğul-Baba kavramı karışıyor OĞUL tanımlamalarıni içeren ifadeleri işlemekten kaçınıyorsunuz. Oğul kastı açık açık yapılmış olan ifadelerde bile "yok onda kasdedilen, biyolojik bağ olan bir oğulluk değildir, Baba oğul kavramları <işte şimdi ben senin baban, sende benim oğlum oldun, kıvamında söylenmiş takdir ve iltifat sözüdür> izahlarıyla kapatmaya getirebilirler diye örneklemeden kaçınıyorsunuz. Dedik ya, bahneleri hazır / yaldız fırçaları ellerinde / dolgu macunları yanlarında, unlar ipler gelmeden serilmiş halde bekliyor.
Zebur.......2:7 RABbin bildirisini ilan edeceğim: Bana, ‹‹Sen benim oğlumsun›› dedi, ‹‹Bugün ben sana baba oldum.
Ama bazı yerlerde oğlum yada ilk oğlum demekle yetinilmeyip, "DOĞAN OĞLUMDUR" tanımlamaları yapılıyor. Ülke olarak İsrail için bu DOĞMA tanımı, BENİM OĞLUM vurgulamasından hemen sonra kullanılıyor. Bu durumda İsrail'liler seçilmişliklerini Tanrısal yapılanma içinde değerlendiriyor, kendilerini TANRININ OĞULLARI konumunda görüyorlar demenin bir sakıncası olmamalı.
İsrail Tanrısının kendine ait gördüklerine türedikleri adresi bildirirken de, Efrayim için "İLK DOĞANIM" tanımı kullanılıyor. Oysa Mısır'da bulunan Yusuf'tan ilk doğanın yani Yusufun 1. çocuğunun MANAŞŞE, ikinci doğanın Efrayim olduğunu yine kendileri söylüyor. Her harfi Tanrıdan dedikleri, tüm kurtuluşlarıını içindeki Vaadlerine bağladıkları, Tapınmalarını tariflerine göre yaptıkları Kitapta / ESKİ AHİT'te öyle yazıyor. Bu durumda İLK BİRİNCİ çocuk MANAŞŞE Yusuf'tan, İKİNCİ İLK DOĞAN İsrail Tanrısından mı olmuş oluyor?
Yeremya.........31:9 ...... Düz bir yolda yürüteceğim onları. Çünkü BEN İSRAİLİN BABASIYIM, EFRAİM de İLK OĞLUMDUR
Jeremiah.........31:9 ...... wherein they shall not stumble: for I AM A FATHER TO ISRAEL, and EPHRAIM is MY FIRSTBORN
Yaratılış..........41:51 Yusuf İLK oğlunun adını MANAŞŞE koydu. ‹‹Tanrı bana bütün acılarımı ve babamın ailesini unutturdu›› dedi.
Yaratılış..........41:52 ‹‹Tanrı sıkıntı çektiğim ülkede beni verimli kıldı›› diyerek İKİNCİ oğlunun adını EFRAYİM koydu.
Tanrı olarak benimsediklerinin ağzından söyletilen, "oğlumdur, babayım" sözlerine alıştık ama İKİNCİ sırada doğmuş çocuğa, "BENİM İLK DOĞANIM'dır" demiş olması hiçte alışık olduğumuz bir ifade değil.
İkinci sırada aynı anadan aynı babadan doğupta yani İKİNCİ İLK DOĞAN olupta, İsrail Tanrısının "BENİM İLK DOĞANIM" demesi mutlaka derin manalar içermektedir.
Eğer ifade de kast edilen, alışkanlık yapmış baba, oğul kelimelerini kullanmak olsaydı; Türkçe Ahit versiyonunda kullandıkları manada, sadece BENİM İLK OĞLUM (my first son) tanımını kullanmaları yeterli olurdu. İLK OĞUL zaten İLK DOĞAN OĞUL anlamını içinde barındırır. "Çocuklarım" dersinde, diğer oğlan çocuklar arasındaki sıralamayı belirtmek içinde, "bu benim İLK DOĞAN OĞLUMDUR" diyebilirsin. Ama burada yapılansa tam tersi bir durum, İKİNCİ doğan çocuk İLK DOĞANIM diye takdim ediliyor.
Üstelik başka bir ifade de bu oğulluk ve "İLK DOĞANIM" ibaresini daha da fazla vurguluyorlar. Tükçesin de, Ahit tarzı alışkanlığı dedirten, (o tür düşünce intibaını bizlere edindirdikleri) " baba, oğul" sözcükleriyle durum geçiştirliken, İngilizce Eski Ahit versiyonunda durumun Türkçesinde gösterilenden çok farklı boyutta olduğu, adeta üzerine basıla basıla vurgulanıyor. İSRAİL BENİM OĞLUMDUR, (virgül) BENİM İLK DOĞANIMDIR
Mısırdan Çıkış...4:22 Sonra firavuna de ki, ‹RAB şöyle diyor: İSRAİL BENİM İLK OĞLUMDUR.
Exodus............4:22 And thou shalt say unto Pharaoh: Thus saith the LORD: ISRAEL is MY SON, MY FIRST BORN.
İngilizce ifadeyle Türkçe ifade arasında, çok büyük fark var. Saklanan tanımlama var. Türkçe ifade de, İsrail Tanrısı, "İSRAİL BENİM İLK OĞLUMDUR" derken, İngilizce ifade de adeta; "İSRAİL BENİM İLK DOĞAN OĞLUMDUR" diyor. Ortalıkta doğumla elde edilmiş bir OĞULLUK tanımı altında, bahşedilen bir TANRISALLIK YAKIŞTIRMASI var. Kendilerini Tanrısal ilan etmiş olup kendi aralarında bunu böylece kabul etmişler.
Türkçe ifadede benim İLK OĞLUM derken, İngilizcede benim "İSRAİL BENİM OĞLUMDUR, İLK DOĞANIMDIR " diyor.Neden DOĞUMLA gelen tanımı yapılmış olabilir. İsrail için BENİM OĞLUMDUR demekle yetinilmeyip, İLK DOĞANIMDIR" vurgulaması yapılıyor. Ayrıca bu ifadelerde ilk tanımlaması ile yapılan vurgulamalardan birden fazla TANRI OĞLUNUN var kabul edildiğini de aşikardır. Eski Ahit'te, NEFİLİLER'den bahsedilirken altına düştükleri açıklama zaten, TANRISAL ANLAMDA OĞULLUĞU DİN İNANÇLARI içinde kabul ettikleri, böyle bir görüşün mensup oldukları DİNİN ESASLARINI TEŞKİL ETTİĞİNİ doğrulamış oluyorlar.
Eyüp kitabında bahsedilen, TANRININ OĞULLARI KAVRAMINDAN farklı bir kabülün, yapıldığını, ilahi dedikleri varlıkların İNSANLARI hamile bırakabildiği çok sıradan bir şeymiş gibi din kitaplarının içinde yer alıyor. Tıpkı bir zamanlar Diyanet'in KUR'AN'I KERİM MEALİNİN içinde bir takım notlar unuttuğu (sayfa 380 devamı) gibi. Ayet sıralarını karıştırdığı gibi.
Medyatik olmuş birtakım MEDYUM lakaplı CİNCİLER kendilerinin CİNLERLE EVLİ olduklarını yıllarca bağıra bağıra söylediler. Evlilikle yetinmeyip çocukları olduğunu söyleyenlerde azımsanmayacak sayıdaydı.Cinlerle ilişki kurmayı bir halt sanan, bunu bir üstünlük olarak gören, ilahi mertebeler edinmiş edalarıya ortalıkta görünenler aslında Eski Ahit'te normal karşılanan meslekleri eda ettikleri gibi, Ahit'te kabul edilen evlilikleride gerçekleştirdiklerini ballandırarak anlatıyorlardı.
Ama hiç biri günahlarını almamak lazım, "çocuklarımız Tanrı çocuklarıdır" demedi. Hele hele yanına fiziki yapıda birilerini alıp "işte bunlar bizim HAREMİMİZDEKİ CİN HATUNLARDAN olan çocuklarımız" demediler (ah! imkanları olsa bilboardlara, göklere, yerlere resimlerini doldururlar)
Sadece, sanal ortamda yaşadıkları deneyimlerini tatlandırarak anlattılar. Cin çocuklarını da göstermeyeceklerinden lafta kalan sözlerle, FİYAT TARİFELERİNE zamlar yaptılar. (Onların yerinde ben olsam, senin çocukların diye gösterilen, kucağına tutuşturulan Cin çocuklarından DNA testi isterdim. Olurya babaları belki başka bir Cinlidir. Tufaya gelmemek lazım diyeceğim de, tufası-mufası kalmamış kalıbı teslim etmişler zaten, ortaçağ zihniyetli TEKNOLOJİK BÜYÜCÜLER)
Eski Ahit'te ise bu cinsel ilişkiler, sıradan normal bir şeymiş gibi karşılanmış olmalı. Hatta az gelmiş olmalı ki; doğum yapmalar fiziki boyutlarla ifade edilmiş. Hayali bir varlıkla cinsel temas sonucu ETİYLE KANIYLA CAPCANLI insanlar elde edildiğini kabul etmişler. Bu kabulleride "iyi saatlerde olsun" olarakta değerlendirmemişlerki, zihniyet torunlarına miras bırakmaktanda bir çekinti duymamışlar. "Adamını biliyor" derler ya! Varislerinin "bizimkilerde amma uçmuşlar" demeyeceğini, bu saçmalıkların arkasına sığınarak hala AMALEK avcılığı yapacaklarını tahmin etmiş olmalılar ki, kutsal kitaplarına "işte biz böyle inanıyorduk" diye işlemişler.
Yaratılış.......6:2 İLAHİ VARLIKLAR, İNSAN kızlarının güzelliğini görünce beğendikleriyle evlendiler.
İfadesinin altında; İlahi Varlıklarla ilgili şu açıklamayı yapmışlar. (Meleklerin onların inanışında; Günahkar olabildiğini, hata yaptığını, Tanrının onlara güvenmediğini, Şeytana tek laf bile edemediğini..vb..göz önünde bulundurmak lazım)
"İLAHİ VARLIKLAR": İbranice "TANRI OĞULLARI".....Bunların MELEK yada ŞİT soyundan gelen İNSANLAR olduğu sanılıyor.
Yaratılış.......6:4 İLAHİ VARLIKLARIN insan kızlarıyla evlenip çocuk sahibi oldukları günlerde ve daha sonra yeryüzünde NEFİLLER vardı. Bunlar eski çağ kahramanları, ünlü kişilerdi.
Bu maddenin altına da Nefiller'le ilgili şu açıklamayı yapmışlar.("NE FİLLER di" der gibi bir şey. Elbetteki kelime İbranice olduğundan, ya! DÜŞMÜŞLER yada DEVLER manasına geliyordur)
"NEFİLLER": İbranice sözcük " DÜŞMÜŞ KİŞİLER" anlamına gelir. Septuaginta (Eski Ahit'in Yetmişler konseyince yapılmış düzenlemesinin Yunanca çevirisine verilen isim).bunu ‹‹DEVLER›› diye çevirir. Burada ortaya çıkan soru şu neden ŞİT soyundan gelen insanlar olabilir deniliyor. Şit'in bir özelliği mi var? Neden Adem değil de, başka oğullar değil de? "Adem'in 3. oğlu" dedikleri ŞİT.
Neden illaki; "ŞİT'i İlahi varlıklarla cinsel ilişkiye girdi diyorlar? "İLAHİ VARLIKLAR" dedikleri, "TANRININ OĞULLARI "dedikleri VARLIKLARI neden illaki "ŞİT'e" bağlıyorlar? Neden başka biri yokmuş gibi "ŞİT SOYUNDAN geldiği SANILIYOR" diyorlar. İnsanların, duyu ötesi varlıklarla CİNSEL İLİŞKİYE GİRİP çocuk DOĞURTMA iddiası ancak PAGAN inançlarında olur.
Bu söylemi; kitaplarında barındıranların, TEK İLAH İNANCINDAN bahsedilebilir mi?
Bu söylemi; inançlarının, dinlerini parçası haline getirenlerin İLAHİ bir değerle ilişkisi olabilir mi?
Bu söylemi; kitaplarında tutanların, inançlarının esasları arasına katanların, HANGİ İŞLERLE MEŞGUL OLDUKLARI belli değil mi?
Bu söylemi; Dogma olarak kabul edenlerin DÜNYANIN BAŞINA ÖRDÜĞÜ ÇORAP meydanda değil mi?
Bu söylemi; kendilerine rehber edinenlerin görü ötemizdeki CİN denilen varlıklarla kol-kola hareket ettikleri aşikar değil mi?
Bu söylemi; KURTULUŞ VAADİNİN anahtarı olarak algılayanların, UMUTLARINI NELERE BAĞLADIKLARI anlaşılmıyor mu?
Bu söylemi; İnançlarının ana teması haline getirenlerin, "RAB" demekle NELERE seslenmiş olabileceği belli olmuyor mu?
Bu söylemi; kendilerine kabul edenlerin "İNANÇSIZLARA KARŞI kurduk" dedikleri İTTİFAKLARIN, kimlere karşı olduğu meydanda değil mi?
Bu söylemle; TANRI, TANRININ OĞLU, İLAHİ VARLIKLAR, dediklerinin CİN'ler olduğu açıkca ortada değil mi?
Bu söylemle; KİTAP VERDİ, ESİNLENDİRDİ, GÖRÜNTÜ VERDİ dedikleri varlıkların kimlikleri belli değil mi?
Bu söylemle; VAADLER ALDIKLARI, adresler ortada değil mi?
Ortaya çıkan durumda şu sorunun cevabının olması gerekir?
İnsanla CİNSEL İLİŞKİYE girdiği iddia edilen
İLAHİ VARLIKLAR,
ŞİT'in SOYUNDAN
NASIL MEYDANA GELMİŞ
olabilir?
O halde ŞİT SOYUNDAN olduğu söylenen İLAHİ VARLIKLAR, İLK DEFA nasıl meydana gelmiş olabilirler.
Şit soyundan gelen İLAHİ VARLIK dediklerini BİR İLKİ / BİR BAŞLANGICI olmalıI. KİM KİMİNLE YATTI da, İLAHİ VARLIKLAR meydana geldi. Durup dururken olmaz ki bu doğum. "Resme baktım hamile kaldım" ayaklarıyla da geçiştirlecek birşey değil. Hele hele! "Leylekler getirdi" hikayesiyle hiç mi hiç olmaz.
ŞİT soyundan türedilerse, BU İLK DOĞUM nasıl olduda, TANRI OĞULLARI oluştu.
Eğer yaratılmış denilerek için içinden çıkılacaksa o zaman neden ŞİT SOYUNDAN türemiş olabilirler deniliyor?
İLAHİ VARLIK dediklerinin GEN YAPISI nasıl oluştu.
Hayvanlarla İnsanlar ilişkiye girdiğinde bu durum yaşanmaz iken ŞİT SOYUNDAN gelenler bu işi nasıl başardı?
(Siz At yarışlarında Türübinlerden "hadi oğlum diye bağıranlara bakmayın. Hipodromda koşanlarla akrabalık bağları yok. Ahit yazarları gibi lafın gelişinden öyle diyorlar. Ama telefon çaldıranları varsa bu durumda eşler birbirlerini tufaya getiriyor demektir. Saç, kıl, tüy parfüm kontrolleri yapmak faydalı olur)
Daha ORTADA İLAHİ VARLIKLAR yok iken,
Daha henüz bir KADIN; İNSAN SPERMİ olmadan bir TANRI OĞLU DOĞURMAMIŞ iken
Daha birileri ona KUTSAL SOY YAZAMAMIŞ iken
Özetle: İLAHİ VARLIK henüz DOĞMAMIŞ iken, Nasıl oldu da bir sürü TANRI OĞULLARI oldu?
Ortada yaratılmış olan insanlar ve birde Hayvanlar var.
Birde "ben yarattım" diyen İsrail Tanrısı Yahve var.
Kromozom yapıları, genleri nasıl tuttuda, kim kiminle yattıda TANRININ OĞULLARI ortalığı doldurdu? Olurmu böyle saçma şey.Tanrının oğulları ZATEN VARDIDA öyle ortalıkta mı geziniyordu? Biri, bir kıza talip olduğunda O kız "ben zaten TANRININ OĞLUYLA evliyim mi diyordu? Kadın, İlahi varlıktan boşanıp başkasıyla evlendiğinde, Erkek, TANRI dediklerinin Annesiyle mi evlenmiş oluyordu?..vb..
Bu sayılanların hepsi, GÖK KRALİÇESİ denen, SEMİRAMİS ve Oğlu TANRI Marduk hikayesinde mevcut olan Pagan inançlarıyla şekillendirilmiş kabuller. Onlarda da Semiramis'in oğlu Babil Kralı Avil Marodak / Marduk bildiğimiz 2012 damgalı Tanrı Marduk olarak dinlerinin bir parçası halinde imiş. Aynı durum Hıristiyanlar tarafından TANRI OĞLU denilerek, MERYEM ve İSA motifli olarak işlenmiş.
Sananlar kim? Şit yerine başka bir yaratılmış olamaz mı? İllaki ŞİT niye? Niye Kayin'in kardeşi. Bu soruların bir cevabı olmalı.
Görünürde, ŞİT hikayesinin İlahi bir tarafı yok ki, ŞİT ismi inandırıcı olsun. Tamamen sallama, efsanelerden, farklı inançlardan alınmış. Kendi üzerlerine biçilmiş, kendilerine adepte edilmiş. Ester'e ulaşan bir yönlendirme inancına benziyor. İnanç zihniyetlerini ortaya koyan, ittifaklarını adresleyen ifadeler.
İlahi olabilmesinin ilk şartı, Tanrı olarak benimsediklerinin, "her harfi bendendir ben verdim" dediği kitaplarında yazanlardan haberdar olması lazım. Daha da ötesi biraz zaman kavramına, mefhumuna da sahip olması lazım. Hiç olmazsa tarih hatalarını onlarla / yüzlerle ölçülebilecek seviyesinde yapacak kadar, zamana malik olması lazım.
Tanrı olarak profilini çizdiklerinin olayların oluş sırasından vaktinden bi haberi yok ki. Hatta olan bir çok olaylardan da haberi yok. O'da kutsal metin yazarları gibi YARATILMIŞ bir ÖLÜMLÜ olamalı ki, neyin nezaman olduğunu bilmediği gibi, etrafında olup bitenden de haberi yok.
Zaman kavramı onun için, gece gündüz ve güneş hareketleriyle ölçülen ve belirlenen bir şey olmaktan çok uzak. Ancak VAKİT tanımlı zaman aralıkları hakkında bilgili ki, verdiği yıllar tıpkı kutsal metin yazarlarının yazdığı tarihler gibi tutmuyor. Şeytan ve varlık kontrolü, takviyesi altında olan falcıların, büyücülerin "vakit" tanımıyla (3-5 vakte kadar, "üç vakit mi desem..." gibi) zaman bildirmeleri bu nedenle olabilir.
Tıpkı saatle işi olmayan insaların "akşam vakti, güz vakti gibi" tanımları kullanması gibi. Eğer yazılanlar ilahi olsa, zaman sapması, zaman bilmeme olabilir mi? Gaybı bilme "OL" demek değil mi?
Gayp "OL"'dan oluşmuyor mu?
Zaman KAVRAMINI bilmeyen, ZAMANLA HİÇ ALAKASI OLMAYAN Tanrı diye işaret ettikleri, NELERİ DOĞRU SÖYLEMİŞ OLABİLİR Kİ?
ZAMANI BİLMEYEN, ZAMANA HAKİM OLAMAYAN "OL" DİYEBİLİR Mİ?
ZAMANA HAKİM OLMAYAN, "OL" DİYEMEYEN, VAADLERDE BULUNABİLİR Mİ?
"OL" DENEMEYEN VAADLER, LAF OLMAKTAN ÖTEYE GEÇEBİLİR Mİ?
"OL" OLMAYAN VAAD OLABİLİR Mİ? "ALLAH", SANMAZ, "ALLAH", YANILMAZ , "ALLAH", UNUTMAZ ÇÜNKÜ; SÖYLEDİKLERİ "OL" KONUMUNDADIR. GAYP "OL" DAN OLUŞMUŞTUR. GAYP "OL" DENİLENDİR.
"O" BİRŞEY SÖYLEDİ Mİ, O ZATEN "OLANDIR."
ARTIK O SÖZÜN UNUTULMASI, SANILMASI, BİLİNMESİ yada BİLİNMEMESİ, OLMASI yada OLMAMASI, ZAMANIN DEĞİŞMESİ / TUTMAMASI yada ZAMANI İSABET ETTİRMESİ, İSİMİN DEĞİŞMİŞ OLMASI SÖZ KONUSU DEĞİLDİR. ÇÜNKÜ "OL" DENİLMİŞTİR. NE İÇİN "OL" DENİLDİYSE, O ZATEN OLANDIR.
ALEMLERİN RABBİ OLAN "ALLAH'IN, DİLEDİĞİ" ZATEN OLANDIR. İşte; "neden ŞİT sanılan oldu" sorusu arkasından, "zaman kavramı olmayanlar, ilahi nelere sahip oldularda bu saptamayı yaptılar" demiş ve ilave etmiştik. Ellerinde bulunanın, İLAHİ bir bağı yok ki, doğruluğundan söz edilebilsin" demiştik. İşte kaynaklarının / ellerindekinin İlahi'likle alakasının olmadığını gösteren, örneklerden sadece biri.
Tanrı olarak işaretlenen olgu, "Dünya'daki ilk insanı yarattım" dediğinde, Yahudi kabullerine göre bu tarih M.Ö. 3761. Hıristiyanların Ahit mecburiyetiyle kabullenmek zorunda oldukları tarih M.Ö.4164 yılı Yahudi kabulüyle Hırıstiyan ahit mecburiyetli kabulleri arasında tam 403 yıl var. (Yani birleşmeleri için nerdeyse 404'e ihtiyaçları var. ),
Her harfi Tanrıdan dedikleri kitaba göre, İsrail Tanrısı Yahve "BEN ADEM'İ M.Ö 3761 yılında YARATTIM" diyor ve devam ediyor Adem'in 130 yaşındayken Habil ve Kabilden sonra ŞİT adında bir çocuğu" oldu diyor. Bu söylenenlerin hepsini onların Tanrı diye benimsedikleri söylüyor.
Yaratılış.......5:3 Adem 130 yaşındayken kendi suretinde, kendisine benzer bir oğlu oldu. Ona ŞİT adını verdi.
ŞİT Yahudi kabullerine göre, M.Ö 3631 yılında dünyaya gelmiş. 912 yaşında yani 3631-912= 2719 yılında da ölmüş. Daha dün gibi bir tarihte ölmüş. Horus memleketi, "RA" diyarı, Osis ve İsiris topraklarında Firavunlar, Piramitlerini yaparken ŞİT olarak isimlendirdikleri, İNGİLİZCE ismiyle SETH yaşıyormuş.
Tanrı olarak işaret ettikleri,"ADEM'İ YARATTIM" dediğinde ülkemizden örnek vermek gerekirse, Urfa göbeklitepede İNSANLAR SOSYAL hayatın hüküm sürdüğü şehirlerde, yaşıyorlarmış.
Birtakım kendini bilmez, Ahit Adem'in oğlu olmayan Ademoğulları, Okulları, ibadethaneleri, yolları, kurumları olan şehri, İsrail Tanrısı Yahve'nin "Ademi yarattım" dediği tarihten 5.000 (en az BEŞ BİN) SENE önce haber vermeden kuruvermiş. Üstelik, hiçte utanmadan sıkılmadan, Ahit'te bildirilen Adem'e, İSRAİL TANRISI YAHVE'ye ayıp olur demeden yaşamların sürdürüyorlarmış.
İşte Adem'in (Ahit sözlerine göre) yaratılmasından 130 sene sonra Dünya'ya geldiği söylenen ŞİT / SETH gözünü açtığında, Babası Adem gibi, AKAD İMPARATORLUĞUNUN bir vatandaşı oluvermiş. Bahçeleri / Aden bahçeside hemen hemen oralarda oluyor. Dışarı çıkacak yaşa geldiğinde UR-URUK türü şehirlerle, MEZOPOTAMYA uygarlıklarıyla karşılaşmış. Devletler kurulmuş, uygarlıklar batmış.
Tekerlekte bulunmuş, metallerde işlenir olmuş. Ne yontulan neden cilalanan taşların hüküm sürdüğü devirler kalmış. Çömlekler yapılıp üzerleri motifleneli binlerce sene olmuş, Ateştede kebaplar boyunlarda takılar varmış. Gökleri delmesede evler SARAYLAR varmış..vb...
Ve aklı başına geldiğinde, Ahit'te "ilk insan olan baban" denilen, DOĞUM İNSANI ADEM'e sormuş "Baba, Ahit'e göre bunlar bizde türemiyecekler miydi? Oysa sen onlardan birinin çocuğu olmalısın. Bu nasıl iş? Hem sen "bunların ilk Atasıyım hepsi benden türedi" diyorsun, hem senden çok büyük insanlar var.
Bana "sen yeryüzünde doğan üçüncü çocuğumsun diyorsun ama Akad imparatorunun yüz binerce askeri var. Aynı durum Nuh tufanından kurtuldu denilen Sam, Yafet, Ham içinde geçerli. "Kurtulduk bizden başka hiç kimse kalmadı, tüm insanlık bizden türeyecek" dedikleri yıllarda Fİravunlar Piramitlerin de ONBİNERCE işçi çalıştrıp, ordularını alıp başka ülekelerin ordularıyla savaşmaya gidiyorlar.
Görüldüğü gibi SİT / seth ismini verenlerin KUTSAL dedikleri kaynak; daha başlangıcından itibaran zaman kavramını idrak edememiş, çevrede olup bitenden haberi olmayanlar tarafından kaleme alınmış, edinilen tarafından da "ben verdim" denilerek üstlenilmiş bir kaynak. İlahi hiç bir bağı olmayan, hiçbir İLAHİ esinti bulaşmamış olan bir kaynak.
Yarattığını bilmeyen TANRI OLUR MU? "Yarattım" dediğiyle, geçekten yaratılmış İLK YARATILAN HZ. ADEM arasında, onbinlerce / yüzbinlerce sene fark yiyen TANRI OLUR MU? O bildirimlerle başlayan kitap ilahi olabilir mi? Olsa olsa birilerinin ZİHNİYET KİTABI olabilir? Kutsal ilan edilmiş YOL HARİTALARINI gösteren EL KİTABI olabilir
Kaynakları İLAHİ olmayan, SAĞLAM olmayan, DOĞRU hiç olmayanların ŞİT / SETH ile işaret etmek istedikleri ne olabilir? "Öyle sanılıyor" dedikleri ne olabilir? Sandıkları şeyin, işaret ettikleri şeyin İLAHİ olmadığı kesin. İlahi olsaydı o kitapta yer almazdı. İlahi'liğe bu kadar önem verenler olsaydı, BİLDİKLERİ BU ve BUNUN gibi ÇELİŞKİLER nedeniyle KİTAPLARI terk eder, İMANINDAN mesul ( 1. vazifeleri KİTABI korumak olduğundan, İmanı korumak onların yetki ve görev alanları dışında kalıyor. Kendilerini takip edenler "denilenlere" inansınlar onlar için yeterli. İmani değerler onlara biraz fantezi gibi geliyor) oldukları TAKİPCİLERİNİ hemen uyarırlardı.
Kitapların, il veriliş tarihleri bile Mısır sürgününden sonrasına rastlıyor. İsrail Tanrısı, Moşe'ye kitabı Sina'da Mısırdan çıktıktan sonra veriyor ve ölümünden hemen öncede tamamlatmış oluyor. Moşe'nin, ölümünden sonraki sahneleri yazanlar, Yeşu veya 2. Moşe olarak isimlendirilen hayali / hayaliyle Yahudiliğe değer katan Esra, kitabın tamamını yazmadıysa kitabın veriliş izahatı böyle. Belirttikleri tarihte, "kutsal kitabımız öyle yazıyor" dedikleri tarihte, "Tanrı olarak kabul ettiğimiz öyle söyledi" dedikleri tarihte, ismini verdikleri, daha doğrusu sandırmak istedikleri, ŞİT (o tarihlerde) yaşamamış. İlahi emirlerle elçi olanların, Peygamberlerin isimleri arkasına sığınarak kendi zihniyetlerini gizledilerse, aynı şeyi ŞİT üzerinden de yapmışlar.
İsmini kullanarak kendilerininde, aynı yolda olduklarını zannettirmek istedikleri ŞİT Belki onların verdiği tarihten on binlerce sene önce yaşamış olabilir. Kur'an'ı Kerim'de Şit isminde bir peygamberin varlığından bahsedilmemektedir. Ama hepimiz tahmin ediyoruz ki / kabul ediyoruz ki; "ALLAH'ın" gönderdiği Peygamberler Kur'an'ı Kerim'de geçen isimlerle sınırlı olmayabilir. Ama o on binlerce sene yaşadı denilen / yaşamış olan / yaşadığına inanılan ŞİT, onların kast ettikleri ŞİT değil. Sandırmak istedikleri, Kutsallar arasına dahil ettikleri, İlahi bir kişilik kazandırmak istedikleri ŞİT / SETH soyu. Tıpkı AMALEK soyuna (kötü manada) yükledikleri karekter gibi. İlahi varlıklar statüsüne aldıkları SETH soyundan TÜREYEN TANRININ OĞULLARI. KİMLER OLABİLİR?
SETH eğer ilahi varlıklar statüsüne alınırsa, alındığı sandırılabilirse bu durumda ellerinde, bağıra bağıra kullanabilecekleri istenmedikleri kadar, ilahi damgalılar olacak. Şimdi yaptıkları gibi Semavi din olgusu / sınırları içinde kalma zorunluluklarıda kalkacak.
Neden SİT / SETH sorusunu yineleyip durduk? Mısırda aldıkları, üzerlerine yapıştırdıkları İNANÇLAR yüzünden o ismin ŞİT / SETH olma zorunluluğu vardı. Yıllardır, onların verileriyle DÖRTYÜZ OTUZ YIL yaşanılan bir MISIR kültür, inanç sistemi var? Eğer "hiç sapmadılar" deniliyorsa (onlara göre Samiri değil) Harun, onlara Buzağı yapma fikrine neden kapıldı? Onlar sapmamışlarsa birkaç gün içinde Tanrı inançlarını değiştirip buzağıya tapar hale geldiler.
Eğer sapmamışlarsa, yani bugünkü yapılanmalarının temelleri o zamanlarda atılmamışsa, İsrail Tanrısı dedikleri varlık, Harun'un yaptığı puttan sonra, Harun'u CEZALANDIRACAĞINA, NEDEN Harun ve Harun soyundan gelenleri BAŞ KAHİN olarak atadı?
Harun soyundan dışında sandığına dokunanı, bölmesine gireni yok eden neden bu müsamayı Harun'a gösterdi. Put yaptığı için başka Tanrılar icad ettiği için kendisne duyulan inancın azlığından dolayı onu hemen yok etmesi gerekmez miydi? Put yapma yüzünden, İsrail Tanrısının öfkesi dinsin diye, binlerce kişiyi öldüren ve "öldürdük diye de övünülen kitap, onların "her harfi Tanrıdan" dedikleri kitap değil mi?
Put yapıp taptıran ödül alıyor, putu belkide hiç görmemiş olanlar kılıçtan geçiriliyor. Bunda hiç mantıklı bir çıkarım var mı? Mantıklı tek çıkarım, Kendisi dışında yapılan, ikramları kıskanan ve aynı ritüelleri kendisi için yapılmasını isteyen bir Tanrı olarak benimsenen var. Kıskandığıyla benzer yapıda olan İsrail Tanrısı, sunum işini çok iyi yaptığını gördüğü Harun'u kendisine hizmet etmek için atıyor.
Pagan inançlarına göre tapınmanın kendisine yapılmasını isteyen İsrail Tanrısı, bu nedenle Harun'u kendisine ayırıp ceza vermedi çerçevesi içinde anlatıyorlar ki, bugün yaptıkları Tapınmalarının temelinin, İsrail Tanrı'sının onayı ile Harun tarafından atılmış olduğu iyice anlaşılsın.
Buradan anlaşılıyor ki, Mırsır da YETMİŞ kişiyle başlayıp, 1,5-2 milyona ulaşan Yakupoğulları, inanç sistemlerini Mısır Tanrılarından yana oldukca kaydırmışlar. İsrail'e dönüldüğünde egemen ve baskın gücün, Mısır göçmenleri olduğu göz önüne alındığında, Bugünkü inanç sistemlerinin bir ayağının nerelerden kaynaklanarak oluşturdukları da ortaya çıkıyor. Buhur, Tapınma çadırı gibi ritüeller Mısır Çıkışı / dönüşü bölümlerinde yer alıyor.
Bu durumda İsrail Tanrısı, sayıları neredeyse 1,5-2 milyon olan Yakup oğullarına,
Neden, Tapınma çadırı, tapınma ritüelleri tariflerini Mısır'dan çıktıktan sonra tarif etti.
Neden, Baş kahin olarak Harun soyunu Mısır'dan çıktıktan sonra tayin etti?
Neden, buhur sunu, yakmalık tütsü gibi hoşuna giden şeyleri Mısır'dan çıktıktan sonra sıraladı?
Neden, kitap verme gibi isteğe Mısır'dan çıktıktan sonra gerek gördü?
Oysa kitaplarına göre, İsrail Tanrısı onlarla birlikte Mısır'a GİTMİŞTİ. "Seninle MISIRA GELECEK, (VİRGÜL VAR) soyunu bu ülkeye geri getireceğim..." ("Sizinleyim" demiyor. "BENDE SİZİNLE GELECEĞİM" diyor."Ben Tanrıyım" diyenin "SİZİNLE GELİYORUM" demesi komik değil mi? Tanrı bir yere gitmez, O her yerde olamıyorsa o zaten TANRI değildir)
Yaratılış.......46:3 Tanrı, ‹‹Ben Tanrıyım, babanın Tanrısı›› dedi, ‹‹Mısıra gitmekten çekinme. Soyunu orada büyük bir ulus yapacağım.
Yaratılış.......46:4 Seninle birlikte MISIRA GELECEK, soyunu bu ülkeye geri getireceğim. Senin gözlerini Yusufun elleri kapayacak.››
Mısır'da onlarla olduğu sürece bu isteklerini bildirmedide, Mısırdan hemen çıkışta bu arzularını tek tek sıraladı. Yoksa Mısırda başka varlıkların etkisindeydi de (BAŞKA TANRI OĞULLARININ) onların, İsrail halkına verdikleri din öğretilerine ses çıkaramadı mı? Yoksa; kendiside orada diğer TANRI OĞULLARINDAN ders alıp pratik mi yapıyordu? Mısırdan çıkınca isteklerini kanun ve kural haline mi getiriverdi? Yoksa; Mısırdan çıktıktan çok sonraları, Mısır Tanrılarına yakınlık hissetmiş, Mısır inanç sistemiyle yoğrulmuş birileri, bu maceraları din kurallarını, ritüelleri yazıyım mı dedi? (ritüeller olmazsa, kurallar olmazsa RUHBAN SINIFI işsiz kalır. Nekadar anlaşılmazlık, nekadar detay, nekadar kural, nekadar merasim varsa RUHBAN SINIFININ geçerlilikleri, saygınlıkları, aranılırlıkları o derece fazla olur)
Yeşu kitabına bakıldığında o bölgeye, hatta VAADEDİLMİŞ bölgenin tamamına hangi vahşetlerle egemen olunduğu ayrıntılarıyla anlatılmaktadır. Zaten Eski Ahit kitabının Yeşu bölümüyle,1. Yahudi gelişim anlatımı bitirilip, Saul ve Davut'la kurulan İsrail devletinin anlatıldığı 2. etap başlatılmış. 3. etapla inanç sisteminin yine çok etkilendiği, hatta her şeyin elden geçirilip çeki düzen verildiği, (2. Musa dönemide denilebilecek hayali Yahudiliğe eş olan Ezra damgasını yemiş) Babil sürgün hazırlıklarını, Babil dönemini, Babil dönüşünü ve Yahudilik Manfestosunu anlatan kitaplar sıralamada yerini alıyor. Mısırdan etkilenmemiş olabilirler mi? Mümkün değil. Mısır'a Yetmiş kişiyle başladıkları ve 430 yıllık kaldıkları süre içinde, HORUS memleketinde onun öğretilerinden etkilenmemeleri mümkün mü? Hemde kendilerini Tanrı olarak gören, Tanrının yeryüzündeki oğulları olarak gören FİRAVUNLAR ülkesinde, Firavunların yönetiminde bunu yapmamaları mümkün mü? Ne kadar sağlam oldukları, Mısır'dan hemen çıkışında, Tapılacak TANRI istemelerinden belli değil mi?
Mısırdan Çıkış...32:1 Halk Musanın dağdan inmediğini, geciktiğini görünce, Harunun çevresine toplandı. Ona, ‹‹Kalk, bize ÖNCÜLÜK edecek BİR İLAH YAP›› dediler, ‹‹Bizi MISIRDAN ÇIKARAN ADAMA, Musaya ne oldu bilmiyoruz!››
Peygamber gelmiş,Onlar onu İLAH kabul edip yok olduğundad İLAH istiyorlar. Musa'da onlar için birden bire ADAM konumuna düşveriyor.Gönüllerinde beslediklerini dışlasınlar, söküp atsınlar diye; inanılmaz mucizelerle Mısır'dan çıkarılmışlar ama onlar hala tapılacak PUT peşindeler.
Sapma dereceleri, Tanrı inançlarının ne olduğu, Puta dönmelerinden, gözlerini önünde imal edilen PUTA tapmalarından belli değil mi? Mısır'da edindikleri İNANCIN ne olduğu. İnançlarını hangi tapınmaların üzerine oturttukları. Osis, İsiris, Horus inancının hüküm sürdüğü topraklarda, nelere kapılmış oldukları / olabilecekleri ortada değil mi? Mısır Tanrılarından etkilenmedi denmesine, gülmeyi bilmeyenler bile kahkahalarıyla eşlik ederler. (Şunlar güler demiyorum, Hayvan ismi anmıyorum hakaret olur diye)
"Mısır'da vezir oldu" dedikleri Yusuf'un ismi, hemen değiştirilmiş. İsimlerin değiştirildiğini bildirenler esasında daha birçok şeyinde KENDİLERİ TARAFINDAN değiştirildiğini haber vermiş oluyorlar. Artık anlatmış oldukları Yusuf, kendilerine ait olan Yusuf'tur. Her şeyiyle, kendilerine münasip kalıplar içine oturttukları Yusuf'u kaleme aldıklarını, uygun bir dille bildirmiş oluyorlar. Değiştirilen ismin ne olduğunu, değiştirilen ismin arkasında ne olduğu, yazının ilerleyen bölümünde ve Yusuf & Haman sayfasında işlenecek
Yaratılış..........41:45 Yusufun ADINI Safenat-Paneah KOYDU. On Kentinin KÂHİNİ Potiferanın kızı Asenatı da ona KARI OLARAK verdi. Yusuf ülkeyi boydan boya dolaştı.
Daha Mısır yaşamına 70 kişiyle başladıklarında, zaten MISIR DİNLERİYLE içi içe bir durum sergiliyorlar. Starları bile, Horus'lu, Osis'li, İsiris'li, Ra'lı..vb.. Bu düşünceye sevk eden ne? Elbette yine onlara ait kitaplarda geçen ifade, bu teze kaynaklık ediyor. Hem neden EFRAYİM benim BİRİNCİ DOĞANIM dediğinin de anlamı kendiliğinden ortaya çıkmış oluyor.
Hatırlayın! bu satırların yazılmasına sebep olan birkaç ifade vardı. O ifadeler de aynı zamanda yeni dinlerinin nasıl oluştuğunu ortaya koyan, Mısır'da yaşanılan değişikliğin temelini açıklayan anlatım vardı. 30 yaşında Mısır veziri olan Yusuf; 70 kişiyle girilen Mısır macerası başlamadan, Yusuf'u babası Yakup'la karşılaşmadan, kıtlık yılları başlamadan önce evlilik yapıyor.
(Mısır'a giren 70 kişi Yusuf ve iki oğluyla tamamlanıyor--esasında Altmış Dokuz oluyorlar ama onuda İsrail Tanrısının kafa karışıklığına verin.Sinirlenip öldürdüğü kişilerle, Yakup'u iki kez işlemesinde hata yapmış olmalı. İsrail Tanrısı, bir kişi hatayı sayma ve toplama işlemleri sırasında yapıyor, Luka ise "Her harfi Tanrıdan" denilen kitaptan / Eski Ahit'ten okuduğu, eski Tanrısının ifadesini, "her harfi Tanrıdan" dedikleri, yeni Tanrısı Oğul Tanrının özel meleklerinin yazdırdığı, Kutsal Ruh'un denetlediği Elçilerin işleri kitabına naklederken yapıyor. 70 kişi olan okuduğu sayıyı 75 yapıyor. Üstelik Yusuf ve oğulları hariç. Tanrıcılık oynamanın sonuçları. "Her yazdığımız Tanrı sözüdür, o halde biz Tanrıyız" diyenlerin, okuduklarını anlayamama durumu.
İşin İSRAİL yada OĞUL TANRI açısından en acı tarafı, bu yanlışlıkların hepsi, "HER HARFİ TANRIDAN'dır" damgasıyla, Tanrı verdi / onlar yazdırdı dedikleri kitaplara aktarılıyor. Yapılan tüm hatalar TANRILARI adına yapılmış oluyor. Tıpkı Put yapan peygamber olayında ortaya koydukları saçmalıklar gibi. O putu yapıyor ama putu görmeyenlerinde arasında bulunduğu binlerce kişi katlediliyor, Peygamberde BAŞ KAHİN oluyor.O dine mensup olanların da, "Put yapan Peygamberin bize öğrettikleri neler olabiliri" düşünmemesi de garip.).
Elçilerin İşleri....7:14 Yusuf haber yollayıp babası Yakup'u ve tüm akrabalarını, toplam YETMİŞ BEŞ kişiyi çağırttı.
Yaratılış..............46:27 YUSUFUN Mısırda doğan İKİ OĞLUYLA BİRLİKTE Mısıra göçen Yakup ailesi toplam YETMİŞ kişiydi
Mısırdan Çıkış..1:5 Yakupun soyundan gelenler toplam YETMİŞ kişiydi. YUSUF zaten MISIRDAYDI
Yasa Kitabı.......10:22 Mısır'a giden atalarınız YETMİŞ kişiydi. Şimdiyse Tanrınız RAB sizi göklerdeki yıldızlar kadar çoğalttı.›› Yusuf'un evlendiği kadının babası, ON kentinin BAŞ KAHİNİ. Sözde Tek ilahlı dinin temsilcisi YUSUF, MISIR TANRILARINA hizmet eden, dinin yayılması için çabalar sarfeden PAGAN BAŞ KAHİNİNİN kızıyla evlenip PUTPERES ÖNDERLERDEN kayınpeder sahibi oluyor. Savundukları tek ilahlı din hakkında bile yeteri bilgisi olmadığı belli olan Yusuf, Mısır Tanrılarına Hizmet eden BAŞ KAHİN damadı oluyor. Yakup bile; İsrail Tanrısının, "ben BABANIN tanrısıyım" demesiyle konuştuğunun, İsrail Tanrısı olduğunu anlıyor. Daha henüz İsrail'İN Tanrısı olmamış olmalı ki; Yakup güreşte yendiği Tanrıyı tanıyamıyor. Bu durumda Yusuf, DİNLERİ konusunda ne kadar bilgili olabilir ki? Dinlerinin gerektirdiği inançlara ne kadar sahip olmuş olabilir ki?
Yaratılış.......46:2 O gece Tanrı bir görümde İsraile, ‹‹Yakup, Yakup!›› diye seslendi. Yakup, ‹‹Buradayım›› diye yanıtladı.
Yaratılış.......46:3 Tanrı, ‹‹Ben Tanrıyım, babanın Tanrısı›› dedi, ‹‹Mısıra gitmekten çekinme. Soyunu orada büyük bir ulus yapacağım.
Profilini çizdikleri Yusuf öyle, Tanrı korkusu taşıyan bir yapıda olmaktan ziyade, emrinde olduğu FİRAVUNUNA hizmette kusur etmeme çabası içinde. Halkın zor durumda bırakıp FİRAVUNU için, toprakları ele geçiren fırsatları değerlendiren, portföy yöneticisi tarzından çok öte işler yapıyor.Tefecilik, bankerlik, simsarlık, tahsilatcılık gibi ne kadar parayla ilgili kötü şey varsa, hepsini gurur duyarak yapıyor.
Takipcileride bu davranışların kendilerine "cuk" oturduğunu düşünmüş olamalılar ki, Yusuf adı altında yapılan HALKI KÖLELEŞTİRME operasyonunu, "her harfi Tanrıdan" kitaplarında olmasını yadırgamayıp, "Tanrı ne kadar doğru söylemiş" tarzı yaklaşımlarla, kendilerine soygun, işgal şablonları oluşturuyorlar.
Din kitabında vahiylere göre hareket etmesi beklenen / gereken Yusuf, ÜSDAT TEFECİ tavrıyla gelecek nesillere, MANİFESTO kıvamında, İLK DUAYEN olarak YAHUDİLİK dersleri veriyor.
Burada tanımlanan Gösterilen rüyayı saklayan, halkını tuzağa düşüren, aç bıraktığı halkın elinden tüm hayvanları ve Toprakları alıp hepsini Firavuna köle yapan Yusuf'un, ilahi adaletle, vicdanla, halkı doğru yola sevk etmekle, dürüstlüğü aşılamakla bir ilgisi var mı?
Rüya halkı soysunlar KÖLE yapsınlar diye mi gösterildi.Yusuf kurtarıcı rolü üstlensinde, Mısır halkı ve Saray nezdinde itibar görsün, sevilsin diye mi gösterildi. Rüya anahtarları, efendisine hizmet etsin diye mi verildi? Yoksa; halkın gözünde kabul görsün DİN önderi olarak sözleride dinlenir olsun, iman halkın ve Sarayın içine zerk olsun diye mi verildi?
Dinimizin Peygamberi dedikleri Yusuf tarafından Firavunu, ilahi anlamda makbul biri olarak görmek, Mısır Tanrılarının içlerine ne kadar çok işlediğini göstermiyor mu? Burada anlatılan Mısır'da olanlar mı? Yoksa bir Yahudi'nin nasıl olması gerektiği mi? İyi bir YAHUDİ ZİHNİYETİ nasıl olunur mu? İyi bir YAHUDİ TARZI nasıl olmalı mı? Ester bölümünde ki, YAHUDİ SİYASİ MANİFESTOSUNUN TİCARİ VERSİYONU gibi.
(Burada bahsedilenYAHUDİLİK ırktan ziyade, bel kemiğini Yahudilerin -ırk ve inanç olarak- oluşturduğu ama çoğunluğu başka dinlere mensup olan bir zihniyet.
İsraillilerin anma Irkları; Yahudi,
İsraillilerin anma Dinleri; Yahudi,
İsraillilerin anma ticari davranışları; Yahudi,
İsraillilerin anma Vaad ediilmiş topraklar için davranışları da; Yahudilik adına, olunca, anlatımlarda da Yahudi aşağıya Yahudi yukarıya anlamlar çıkıyor.
Elbette zihniyet babaları Yahudiler ve onların ataları. Yahudilerin, Tanrı adı kullanarak Eski Ahit'i meydana getirmiş olmaları, Yeni Ahitcilerin de, O KİTAPLARI KUTSALLARI olarak kabul etmeleri, zaten yeterince Yahudilik zihniyetine sahip olmaları için yetipte artmıştır bile.
Örneğin:
Her biri; Tanrı sözü diye Yahudilerin VAAD TOPRAKLARI için çalışmıyor mu?
Her biri; Eski Ahit kehaneti diye, "Tanrı öyle istedi" diye Yahudilerin arzuladığı Argemeddon'a ortam hazırlamıyor mu?
Her biri; Yahve için "İSRAİL'İN TANRISI" demekle, Yahudilerin "ayrı, müstakil tanrılarının" var olduğunu vurgulamakla yetinmeyip, ona şükretmiyor mu?
Bizden birileri de; "Bugünkü diye başladığı söze, İsrail Tanrısının verdiği kitaplara uyanlar CENNETLİKTİR demekle, YAHUDİLERİ canı gönülden desteklemiş olmuyor mu?
Bizden birileri de; "Yahudi ADL örgütünün ısmarlamasıyla, Hoşgörü konulu kitaplar yazarak YAHUDİLİK zihniyetinin Müslümanlar arasında yayılmasına aracılık etmiş olmuyor mu?
Bizden birileri de; KUR'AN'I KERİM" mealinden, Eski Ahit'lerine yönlendirmeler yapmakla, onarın kitaplarına İlahilik izlenimi vermekle YAHUDİLİK zihniyetini normalleştirmiş olmuyor mu?
Bizden birileri de; Ametülarımız aynı çağrıları yaparak, Yahudi zihniyetine tabi olnmasını tavsiye etmiş olmuyor mu?
Bizden birileri de; Dolaylı da olsa, "Eski Ahit bizim kutsalımızdır" diyenlerin liderine yazdığı mektupta; "onlar için RAB'in ne manaya geldiğini bile bile, mektubu" RAB'bin aciz kulu" diye imzaladığında YAHUDİLİK zihniyetine bizler açığız / buyrun gelin biz hazırız demiş olmuyor mu?..vb...
Görüldüğü gibi Yahudilik kavramı, daha doğrusu o zihniyet Yahudi diniyle, ırkıyla alakalı değil. Yüzyıllardır Dünya'da bir davranış zihniyeti temsil eden / tarif eden bir tanım haline gelmiş durumda. Museviliğin, Musevilik tanımının, yada sadece din olaral Yahudiliği uygulayanların, bu zihniyeti paylaşmayan İsraillilerin, Yazı boyunca bahsedilen YAHUDİ kavramıyla bir alakası yok. Onlarda bizler gibi ibadet eden, iyileri ve kötüleri içinde barındıran topluluklar.
Yahudiliğin candan destekcileri Protestanlar. Kutsal kitaplarını bile Yahudilerin kabul ettiği biçimde düzenleyen Protestanlar Eski Ahit kurallarına normal bir Hıristiyandan daha fazla bağlı oldukları için doğal olarakta en büyük destek onlardan geliyor. Yahudileri seçilmiş üstün ırk olarak gören, Püritenler olarakta nitelendirilen Protestanlar, Yahudileri tam manasıyla destekliyorlar. ABD'nin kuruluş felsefesinin mimarları olan PÜRİTENLER, yoruma gerek bırakmayacak kadar açık bir şekilde, DÜNYADA yaptıklarından Yahudileri candan ve tüm varlıklarıyla desteklediklerini görüntüler eşliğinde sergiliyorlar.
Hıristiyanlığın Yahudi mezhebi olarak nitelendirilen, İngiliz kökenli Püritenler Hırıstiyanlığın Yahudi mezhebi olarak anılıyor. ABD kuruluşunda Yahudilerin oynadığı rol ortada. Parlarının üzerindeki işarelerden belli olmuyormu, Protestanların Yahudilik zihniyetini nasıl paylaştıkları.Hıristyanlığın, Yahudi mezhebi denilebilecek kadar, Eski Ahit'e ve Yahudilik zihniyet esaslarına bağlı olan Protestanlar Yahudilerin tüm hareketlerini destekliyor ve katılımda bulunuyor)
Halkının elindeki malları, zorla gasp edip ele geçiren ve HALKINI zorla KÖLELİĞE İTEN PEYGAMBER olur mu? Gaspcı, simsar, entrika ve komplolar düzenleyen, durumdan çıkar sağlayan, doğru yola, dürüstlüğe davet etmek için gönderildiği halkını uyarmayanı, kendisine elçi olarak seçmiş olan, ancak kendileri gibi zihniyete sahip olan, kendinden başka hiçbir şeyin önemini kabul etmeyen İTTİFAK KURDUKLARI bir varlık olabilir.
Tüm halkını Köleleştirirken bu eylemi tek başına yapmadığına göre; gasbı, işgali, kötülüğü..vs.. normal olarak algılayan bir grup oluşturdu. Yani iyiliği yayıp kötülüğü men etmekle görevli olan Yusuf, kötülüğün her türlüsünü ülkenin her tarafına yaymış. Ve kötülük iman ve insanlık dışı yapılanmayı / piramitleşmeyi (kule ile kast edilen) yaparken hep üzerinde din kıyafetini giymiş. Tanrı elçisi gibi sıfatlarla, Yakupoğullarının kutsallığıyla işleri götürmüş bir Yusuf profili çizilmiş.
Hiç böyle bir profile sahip olan Yusuf; "ALEMLERİN RABBİ OLAN ALLAH" tarafından ELÇİ olarak seçilmiş, övgülerine mahsar olmuş, Peygamber olarak gönderilmiş, vahiyler verilmiş Hz. YUSUF olabilir mi? Asla ve Asla olamaz. İsmi üzerinden, çıkarları doğrultusunda prim yapan insanların, attıkları çamurlarla oluşturdukları kendilerine ait Yusuf olabilir
Kur'an'ı Kerim'de Hz. Yusuf'un bolluk zamanı biriktirdiği / biriktirdiği ürünleri dağıtarak halkının sevgilisi durumuna geldiği anlatılıken, Ahit kitaplarında tüccar, tefeci, komplocu, durum istirmarcısı, vicdansız, simsar, karaborsacı, efendisine hizmet eden, kendiside oldukca nemalanan, makam mevki sahibi olmuş Haman yapısında bir YUSUF tiplemesi işleniyor.
Kur'an'ı Kerim'de Yusuf'un arkasından halk "bir daha onun gibisi gelmez" diye yas tutarken, Ahit kitabında, arkasından "ÖLDÜ" diye yas tutacak, özgür irade sahibi kimse bırakmayan, "halkın tümünü KÖLE yaptım" diye övünen YUSUF'un, "KÖLELİK MODELİ" bugünkü zihniyet uygulayıcılarına, TANRI İZİNLİ ALT YAPI OLUŞTURMA mesajları veriyor. Din maskesi kullanarak yapılan komplolarla Piramitini oluşturmuş. Böylece kendinden sonra gelen tüm kuşaklara hangi konuda olursa olsun Piramit yapmayı öğretmiş. Konunu üstadı olarak kitaplarında yer almış (Cemaatlerin, Titan gibi saadet zincirlerinin, Envey gibi ticari kuruluşlarının "ÜÇLEME" zincirinin örneğini oluşturmuş olmalı. Kim ne olduğunu anlamadan, birbirlerini taşıyan ve taşıttıran küçük üçgenlerle ÜÇ BOYUTLU PİRAMİTLER teşkil edebilmenin fikir babalığı yapmış. Mısır içinde böylelikle herşeyi çok kolay bir şekilde kontro eder hale gelmiş. Sadece 1-3 kişiye verilen direktif, 1-3 kişiden al
No comments:
Post a Comment